30 Ocak 2013 Çarşamba

Tacikistan

Tacikistan’a şu ana kadar bir defa seyahat ettim.  Duşanbe ve Hujand’a Mayıs 2009’da gittim.  Tacikistan Orta Asya’nın en fakir ülkelerindendir.  Kazakistan, Türkmenistan gibi zengin enerji kaynakları yoktur.  Afganistan’a sınırı var ve güvenlik açısından nispeten riskli olarak nitelendirilir.  Altyapı SSCB döneminden sonra pek değişmemiş.  Genel olarak Duşanbe, Hujand gibi önde gelen şehirleri güvenli ve sakin ancak araba ile şehirlerarası seyahati veya şehir dışına çıkmayı kesinlikle riskli sayıyorlar.  Uyarılardan bir tanesi de “kaçırılma riski”.  İşadamlarının fidye talebi ile kaçırılabileceği belirtiliyor.  Dolayısı ile seyahetlerde şehir dışına çıkmamakta fayda var.  Şehirlerarası seyahatleri de uçak ile yapmanız önerilir.

Ben 2008’de bir seyahat planlamış ancak iptal etmiştim.  O dönemde Tacikistan’da ciddi bir enerji problemi olduğunu duymuştum.  Hatta Duşanbe’de bombalı birkaç saldırı olmuştu.  Bölgeyi nispeten iyi tanıyan bir arkadaşıma o dönemde güvenlik sorunu var mı diye sormuşum.  Cevabı kısaca “kesinlikle yok, ama başka bir şey de yok, ülkede para kıt, turistik gezi olur gidersen” demişti.  Ben de ertelemiştim.

Duşanbe, Farsça Perşembe anlamına geliyor, Tacikistan’ın başkenti.  Ancak tarihi olarak İpek Yolu üzerinde yer alan şehirlerden bir olan Hujand, sanayi ve ticaret olarak daha gelişmiş.  Özbek sınırına yakın olan Hujand’da Özbek nüfus oranı Duşanbe’ye göre çok daha fazla.  Tacikler Farsça konuşuyorlar. Bu özellikleri ile diğer Orta Asya ülkelerinden ayrılıyorlar.  Tabi eski bir SSCB üyesi olarak, Rusça son derece yaygın.

Tacikistan’dan dönerken, doğrusu beklediğim kadar fakir bir ülke ile karşılaşmadım.  Diğer eski SSCB şehirlerinden farkı yoktu gördüklerimin.  Ancak diğerlerindeki gelişim ve yeni altyapı da yoktu.  Diğerlerindeki kadar fazla olmasa da, Türk işadamları öncelikle inşaat, daha sonra ticarette aktiflerdi.  Tesadüfen bizden hemen sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve işadamlarını da kapsayacak heyeti, Duşanbe’ye geliyordu.  Türk okulları var.  Ancak Kırgızistan’daki gibi üniversite düzeyinde değil.  Öte yandan ziyaret ettiğim firmalardan üçünde, toplantı yaptıklarımın yakınları, Türkiye’de okuyordu. 

Tacikler gayet nazikler.  Rus orjinli Tacik vatandaşına hemen hemen hiç rastlamadık. Bayanların geleneksel kıyafetleri tercih ettiklerini gözlemledim.  Baylar’da geleneksel şapkaları günlük hayatta kullanıyorlardı. Ülkede doğa çok etkileyici.  Duşanbe’den Hujand’a uçarken çok etkilendim.  Dağlar muhteşemdi.  Tabi bu uçak yolculuğundan ve uçtuğumuz uçaktan da ayrıca bahsetmem lazım.

27 Ocak 2013 Pazar

İran’de Neler Oluyor?

Kısa süre içinde İran'ı ziyaret ettim. Bölgesel dinamiklerin hareketli olduğu bu günlerde, izlenimlerimi sıcağı sıcağına paylaşmak istedim:
Politik Durum:
Amerika’da Başkan Obama ikinci kez seçimleri kazandı. Benİran’da seyahatte iken İsrail’de de seçimler tamamlandı. İran’da ise 2-3 ay içinde seçimler var. Bu seçimler sonrasında Suriye dahil bölgedeki gelişmelere yön verecek aktörler tamamlanacak. Nevruz, yani İran’da yeni yıla sadece 2 ay var. Sonrasında seçimler ile beraber, İran’da da yeni bir dönem başlayacak. Peki bir değişiklik olacak mı? Halk ne çok ümitsiz, ne de çok ümitli. Krizler ve süprizler ile yaşamaya alışmışlar ve herşeye açıklar. Ama kötümser olmak içinde sebepleri var. Sonuçta özellikle son bir sene, İran için kolay bir dönem olmamış.
Ekonomik Durum:
Ekonomik ambargolar ile devletin petrol gelirleri ciddi oranda azalmış. Devletin bütçesi çok olumsuz etkilenmiş. İran parası bir sene içinde %300 devalüasyona uğramış. Devlet kuru ile, serbest piyasa (Pazar) kuru arasında bir uçurum var. Ve sürekli kurda oynaklık gerçekleşiyor. Örneğin dört günlük İran seyahatimizde, resmi banka kuru 1USD=2000IR iken, ilk gün Pazar kuru 1USD=3400 seviyesinden , son gün 1USD=3700’e fırladı. İthalat doğal olarak azalmış. Yerel üretim artmış. Dolar ile alıp, yerel para ile satmak büyük risk. Öte yandan döviz sıkıntısı ithalat işlemlerini de etkilemiş. Zaten finansal ambargolardan dolayı banka kanalları ile hemen hemen işlem yapılamaz durumda.
Devlet ile 20 senedir iş yapan büyük bir İran firmasının yönetim kurulu üyesi, son bir senenin iş hayatında gördüğü en zor sene olduğunu anlattı: “ Her gün masamda yeni bir kriz evrağı duruyor. Problemler çözülmeden üst üste birikiyor. Devlet harcama bütçeleri çok azaldı, kurumlardan ödeme/yeni iş alamıyoruz, o yüzden özel sektöre yöneldik. Ama ithalat yapamaz haldeyiz. Yeni kanunlar ile, gümrükte bir senedir bekleyen mallarımız var”. Bir başka müşterimizden yine gümrüklerde sürekli kanun ve prosedür değişiklikleri meydana geldiğini, dış ticaret işlemlerinin çok zorlaştığını öğrendik.
Sokaktaki Durum:
İran’da hayat şartları kolay değil. Ama sokağa çıktığımda, pazarları gezdiğimde,İran’lılara hayranlık duyuyorum. Öyle canlı ve hayat dolular ki? Sanki tüm bu ambargolar, ekonomik zorluklar, politik belirsizlikler, bazı baskılar yokmuşgibi hayata dört elle sarılıyorlar. Pazarlar canlı, tüccarlar koşturuyor. İnsanlar gece gündüz sokakta. Alışveriş ve ticaret devam ediyor. Ve bir şekilde hayat devam ediyor.
Türk dizileri, tüm çevre ülkelerde olduğu gibi, İran’da da çok popüler. Ancak devlet, Türk dizilerini yayınlayan bir kanalı kapatmış. Sanırım becerebilenler şimdi uydudan veya internetten seyrediyor. Ziyaret ettiğimiz müşterilerdeki bayanlar, mutlaka bu dizilerden bahsediyor, Türkçe bir kaç kelime mırıldanıyor. Muhteşem Yüzyıl en popüler dizi bu aralar yurtdışında. İnternet devlet tarafından kontrol ediliyor. Medya sitelerine giriş engellenmiş, örneğin BBC, Hürriyet, Star TV vs deneyipte giremedeğim sitelerdendi.
İnanılmaz hava Trafiği:
Bu bölgeye sık seyahat eden biri olarak, çok değil, 4-5 sene önce haftada bir veya iki İstanbul-Tahran seferi hatırlıyorum. Tahran’dan döndüğüm gün, sadece THY’nin 4 seferi vardı. Aynı gün 4 sefer, inanılmaz. Uçaklarında tümü dolu neredeyse. THy dışında Iran Air, Mahan Air gibi iran'lı firmaların yanı sıra, Türk özel şirketleri de uçuyor. Sadeceİstanbul-Tahran’da değil. THY Tahran dışında Meşed, İsfahan, Tebriz, Şiraz gibi farklı şehirlere de direk uçuyor. Ankara’dan da seferleri var sanırım. Tabi seyahat edenler İran ağırlıklı ve çoğu İstanbul’u transfer noktası olarak kullanıyor.
Yurtdışındaki İranlılar:
Bir arkadaşım yurtdışında yaşayan İranlıların sayısının 7-8 Milyonu bulduğunu, önemli bir kısmının ABD’de bulunduğunu anlattı. Kanada da ardından geliyormuş. Dubai’de de ciddi bir İran yatırımının olduğundan bahsediliyor. Varlıklıailelerden bir çoğu, Dubai’de emlak yatırımları yapmışlar. Senenin belli bir dönemini de burada geçiriyorlarmış. Tatil amaçlı gidilen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Genelde Antalya tercih ediliyor. Son zamanlarda populer olan bir başka ülke de Gürcistan. Tiflise seyahtimde de İran'lı turistlere hizmet veren ofisleri görmüştüm. Sanırım bazı İran'lı öğrenciler de Tiflis'te okuyorlar.

23 Eylül 2012 Pazar

Kırgızistan’da Devrim

İş seyahatlerinde güvenlik ve sağlık en önde tutulması gereken faktörlerdir.  Sonuçta bazı dönemlerde nispeten riskli bölgelere seyahat etmeniz gerekebilir. Bende son dönemde Lübnan'da kaçırılan işadamımızın haberini medyada takip ettikten sonra, bu konuya değinmek ve aşağıdaki anıyı paylaşmak istedim.
 
Takım arkadaşımız 5 – 10 Nisan 2010 tarihleri arasında, tek başına Bişkek’e seyahat planlamıştı.  Bir hafta önce müşterilerimiz ile görüştü.  Randevularını aldı.  5 Nisan’da da Bişkek’e uçtu.  İlk iki gün her şey normaldi.  Her gün konuşuyorduk.  7 Nisan öğle saatlerinde aradı ve halkta hareketlilik olduğunu, bir araya toplandıklarını söyledi.  Hemen programına ara vermesini ve oteline dönmesini istedik.  Aynı anda dönüşünü ilk uçağa çevirdik (yaklaşık 14 saat sonra havalanacak).  Bu arada ben Türk – Kırgız İşadamları Derneği başkanı ile telefonda görüştüm.  Arkadaşım otel odasından havada uçuşan bazı molotof kokteyllerini görünce, şehir merkezinde kalmasının sakıncalı olabileceğini düşündük.  Bir müşterimiz kendisini ağırlamak üzere, şehir dışındaki evine çağırdı.  Böylece arkadaşımız olayların meydana geldiği şehir merkezinden uzaklaştı.  Ben Bişkek’teki ticari ataşemizi aradım.  Kendisini arkadaşımız ile bağlantıya geçirdim.  Olaylar ciddileşti.  Gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi.  Hava sahası ulaşıma kapatıldığı için THY seferi iptal oldu.  Arkadaşımızda o gece Bişkekte, müşterimizin evinde konakladı.  Ertesi gün seferlerin yeniden başlaması ile geri döndü (9 Nisan 2010’daki sabah erken seferi ile).

O gece Bişkek’te ciddi bir yağmalama olduğunu öğrendik.  Özellikle Türk marketlerinde büyük zarar meydana gelmiş.  6 binden fazla bir Türk yaşadığı tahmin edilen Bişkek’te, vatandaşlarımıza karşı bir olay meydana gelmemiş.  Olaylardan sonra vatandaşlarımız, Bişkek’te kalmaya devam etti.  Kırgız müşterilerimiz, bu tip olayların her beş senede bir meydana geldiğini, endişelenecek bir şey olmadığını söylediler.  Hakikaten ticaretimizde herhangi bir aksama olmadı.  Müşterilerimiz paralarını her zamanki gibi gönderdiler, mallarını çektiler.  Hatta Nisan sonundaki İstanbul’daki fuara da planladıkları gibi geldiler.  Devlet başkanı ülkeyi terk etti, yeni bir Cumhurbaşkanı seçildi.
 
Bu olayların gerçekleşebileceği ne müşterilerimiz, ne de resmi kurumlar tarafından tahmin ediliyordu.  Ama sonuçta bir iş seyahati esnasında gerçekleşti.  Olayın pozitif tarafı, bu gibi durumlarda Türk Büyükelçiliği, eski zamanlara oranla çok daha aktif:  Kriz masaları kuruluyor, vatandaşlar için destek telefonları yayınlanıyor, vs.  

12 Ağustos 2012 Pazar

Türkmenbaşı

Türmenistan'a yaptığım ve ilk ziyarete ait notlarımı bir önceki kayıtta girmiştim.  Bu ziyarette, Türkiye'de ismini sık sık duyduğumuz Türkmenbaşı'na dair bir çok şey gördük.  O yüzden Türkmenbaşı ile ilgili ayrı ve özel bir kayıt oluşturmak istedim.  Türkmenbaşı ile ilgili detaylı bilgiye rahatça internet sitelerinden görebilirsiniz.  Türkmenistan'ın bağımsızlık ilan etmesinden itibaren ilk Devlet Başkanı.  Oldukça değişik uygulamaları olmuş.  Halk tarafından sevilen uygulamalarından biri bedava su, elektrik ve doğalgaz kullanımı olmuş.  Benzin deseniz zaten deyim yerinde ise "sudan ucuz".  Biz taksi çevirdiğimizde, ne kadar az para vediğimize inanamıyorduk.  Gezdiğim bütün ülkelerdeki en ucuz taksiler Türkmenistan'daydı.

Türkmenbaşı kesinlikle şahsına münhasır bir kişilikmiş. Türkiye de duyduğumuz uygulamaları arasında haftanın ve ayların isimlerini değiştirmesi (aile bireylerinin adı ile), bütün vatandaşlarına ücretsiz benzin ve doğalgaz dağıtması vardı. Benim bizzat şahit olduğum hemen hemen her masada Ruhname kitaplarının bulunması idi. Ruhname 1 ve Ruhname 2, Türkmenbaşı tarafından yazılmış ve “Kuran Allahın kitabıdır, Ruhname mukaddes Türkmen kitabıdır” diye dile getirmiş. Bowling salonu, alışveriş merkezleri gibi yerlerde Ruhname kitaplarının bulunduğu odalar yapılmış. Türkmen bayrakları şehrin her yerinde dalgalanırken, milliyetçi söylemler bina tepelerinde, ofislerde görünebilecek yerlerde asılı.


Türkmenbaşı’nın mezarı ve hemen yanındaki cami çok görkemli. Bu Cami Avrupalı mimarlara yaptırılmış, 20.000 kişilik kapasitesi ile Orta Asya’nın en büyük camisi. Türkmenbaşı’nın anıt mezarında ise, aile bireylerinin de mezarı var. Bizdeki anıtkabir statüsünde, ziyarete açık.

Türkmenistan Notlarım

Bugünlerde İstanbul caddelerinde Türkmenistan Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov'a "Hoşgeldiniz" diyen bilboard'lar var, Türkmenistan'da iş yapan bir holdingin İstanbul'daki AVM'sinin reklamı ile.  Başkan Berdimuhamedov İzmir'i de ziyaret etti ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan kendisiyle bir araya geldi.  Türkmenistan Başkanını Türkiye'de üst düzey ağırlamamız ve Enerji-Ekonomi Bakanlarınında çekilen resimlerde olması benim için şaşırtıcı değil.  Neden mi, işte Türkmenistan notlarım:   

Türmenistan’a ilk defa Temmuz 2008’de gittim.  Aşgaabat’ta dört gece kaldım.  İlk izlenimlerim:

·         Beş milyon nüfusu ile nispeten küçük bir Orta Asya ülkesi,

·         Her ticari ve ekonomik aktivite devletin kontrolünde, çoğu bakanlıklar bizzat sorumlu oldukları sektörlerde, ticari işlemleri kendileri yapıyorlar veya sıkı kontrol ediyorlar,

·         Enerji kaynakları bol, doğalgaz ve kömürden gelen büyük gelirler ile devlet zengin,

·        Altyapı yatırımları büyük ve inşaat sektörü dinamik.  150 kadar Türk inşaat firması Aşgaabat’ı yeniden inşa ediyorlar.  Bazı büyük projelerde ise 4-5 Avrupa firması inşaat yapıyor,

·        Şehir temiz, düzenli, geceleri ışıklandırılıyor, Türkmenler görünüşe dikkat ediyor,

·        Günün herhangi bir saatinde şehri süpüren bayanlara rastlamak mümkündür.  Sanırım bu bir nevi istihdam yaratma yöntemi de.  Toz yutmamak ve kirlenmemek için bayanlar sıkı sıkı örtündüklerinden, Ninjalara benziyorlar,

·        Öte yandan fakir bir halk göze çarpıyor.  Aşgaabat dışındaki yerleşim birimlerinde özellikle.  Bunu Türkiye’ye çalışmaya gelen Türkmenlerden de biliyoruz aslında.  Ev  temizliği, yaşlı ve çocuk bakımı gibi işler için evlerde yatılı çalışan Türkmenlerin kendi ülkelerinde zor hayat şartlarına sahip olduklarını tahmin edebiliyoruz,

·       Türkmenistan’da Türkçe anlaşmak zor ama mümkündür.  Bize sıcak baktıkları söylenebilir.  Kazakistan’daki gibi negatif bir yaklaşım yok en azından,

·       Örneğin şöyle bir kavram duyduk:  Türkiye ana vatan, Kıbrıs yavru vatan, Türkmenistan ise ata vatan,

·       Aşgaabat’ta yedi veya sekiz bin Türk yaşadığı söyleniyor.  Türk okulları faaliyette,

·       Enerji ve tekstil aktif sektörler, her ikisinde de Türkler faaliyet gösteriyor,

·       Rahmetli Türkmenbaşı Türkleri ülkesinde davet etmiş, Ahmet Çalık’ı Tekstil Bakanı yapmış, Çalık ortaklığı ve işletmesinde faaliyet gösteren 6.000 kişinin çalıştığı iki büyük tekstil yatırımı var, Çalık Holding enerji alanında da bu ülkede aktif olmaya devam ediyor.

Ben Aşgaabatta kaldığım sürece internete bağlanamadım.  Ziyaret ettiğim Türk ticaret ataşemizde dial-up yöntemi ile internete bağlanabildiğini ancak çoğu zaman problem yaşadığını aktardı.

Orta Asya’daki Türk alışveriş merkezlerinden biri de Aşgaabatta:  Adı Yimpaş'tı.

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Tiflis'te Türkiyeyi Hatırlatanlar

Gürcistan bir Türk olarak kendinizi yabancı hissetmeyeceğiniz nadir ülkelerden biri.  Tiflis’te geçireceğiniz süre içinde size Türkiye’yi hatırlatacak oldukça fazla görüntü ile karşı karşıya geleceksiniz.  Bunlardan bazılarını aşağıda listeliyorum ama daha fazlası olduğuna emin olabilirsiniz.

·         İner inmez havalimanında TAV karşınıza çıkacak.  Tiflis havalimanı TAV tarafından inşa edilmiş olup, işletiliyor.  Tıpkı Batum havalimanı gibi.  Bu arada sormak isterim, sadece nufüs cüzdanınız ile, pasaportunuz olmadan girip çıkabileceğiniz kaç ülke var?  Gürcistan bunlardan biri.

·         Havalimanından hemen çıkınca, sola şehre doğru dönerken, hemen solunuzda kalan modern inşaat Türk-Gürcü Üniversitesi, yakında inşaatı tamamlanacak.  Burada dalgalanan ay yıldızlı bayrağımızı görünce memleket hasreti hissedebilirsiniz ama merak etmeyin.  Şehirde sizi Türkiye'de hissettirecek bir çok şey göreceksiniz.

·         Yolda Türk tırları her an karşınıza çıkabilir.  Çoğu Karadeniz illerimizin plakasınız taşıyor.  Tiflis'te bir çok Türk tır parkı mevcut. 

·         Türk mağazaları şehir içinde sık sık karşınıza çıkacaktır:  Aşağıda resimlerini çektiğim Beko ve Vestel gibi.  Daha bir çok Türk malı ya kendi mağazalarında, ya da Türk-Gürcü esnafların dükkanlarında satılıyor, Gürcü'lerce tercih ediliyor.

·         Türk otellerinde kalabilirsiniz, Riverside gibi.  Bu seyhatte Rixos otelinin inşaatının da önünden geçtim, popüler Rustaveli caddesinin yakınlarında.  Sheraton Batumi gibi bazı büyük Türk otelleri de Türk şirketleri tarafından inşa edilmiş ve işletiliyor. 

·         Yenilenen prestijli cadde D. Agmaseneveli'de de Türk otel ve lokantaları mevcut, Colins ve NT gibi mağazalarda. 

·         Türk lokantalarında Digiturk izleyebilirsiniz.  Şaşırmayın.

·         Muhtemelen kaldığınız oteldeki Gürcü kanalların birinde Türk dizileri oynuyordur.  Dublajdan dolayı anlamanız zor olsa da, Gürcüce öğrenmenize katkıda bulunabilir.

·         Bu seyhatimde Superfresh oldukça fazla sayıda belediye otobüsünün üstüne reklam vermişti.  Ürünler Türk pazarından:  Keyseri mantısı gibi.  Markette de bu ürünleri rahatlıkla bulabilirsiniz.

1 Temmuz 2012 Pazar

Tifliste Yapılacaklar Listesi

İş için gittiğim şehirler arasında hangilerine turist olarak dönülebilir diye düşündüğümde, sayacağım 10 şehirden biri de Tiflis olacaktır.  Hele biz Türkler için son derece rahatça seyahat edilebilecek bir şehir:  Vize yok, pasaporta bile gerek yok, sadece 2 saat civarında bir uçuş, Türkler sevilip, sayılıyor.   Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz gelişmiş.  Ülkede yaşayan çok sayıda Türk var.  Türk otelleri, Türk lokantaları bulunuyor.  Tiflis’te aşağıdakileri yapmak için sadece bir haftasonu yeterli olacaktır.  Ve inanıyorum ki, seyahat edenler memnun döneceklerdir. 

·         Gürcü geleneksel lokantasına gitmek ve meşhur Gürcü yemeklerinin tadına bakmak:  Chıkhırtma (tavuk çorbası ), Khinkali (mantı), Khachapuri (pide) benim favorilerim arasında.  Önerebileceğim bir lokanta da var:  Pasanauri, hem merkezi bir yerde, hem de geleneksel Gürcü yemeklerini tadabilirsiniz.  Sadece şehri ziyaret edenlerin gittiği bir mekan değil, yerellerinde çok sık kullandığı güzel bir lokanta.


·         Rustaveli Caddesinin bir ucundaki Özgürlük meydanına gitmek ve burada hatıra resmi çekmek:  Yenilenmiş Belediye binası, şehrin sembolü gibi.  Hemen önündeki özgürlğk heykelide çok güzeldir.  Bu meydanın tarihi anlamları da var.  Meydan üzerinde başka güzel binalarda görmeye değer. 


·         Özgürlük meydanından başlayarak Rustaveli Caddesi üzerinde yürümek: Bu cadde Tiflis’in en meşhur caddelerinden desek yanılmayız sanırım.  Parlamento binası bu güzergahta ve ihtişamlı bir binadır.  Metro istasyonu hemen özgürlük meydanı yanındadır.  Müzeler, tiyatrolar vardır ve fotoraflarını çekmeye değerler. Güzel kafelerde sıcak bir kahve içebilir, yanında leziz bir pasta yiyebilirsiniz.

·         Radisson SAS otelinin yanından manzaraya bakmak:  Rose Revolution Square isimli bu meydanda meşhurdur.  Hem nehre doğru manzara hem de tam ters yönde tepenin manzarası güzeldir.  Yapmamanız gereken şey ise, Marco Polo restoran önünde bulunan dilenci çocuklara ilgi göstermemek.  Sizden para alabileceklerini hissederlerse korkunç şeyler yapabilirler:  Bacağa yapışmak ve bırakmamak gibi (bir keresinde beni neredeyse ısırdılar).

·         Kazbegi kamyonundan bira içmek: Yazın gittiyseniz, filarmoni konser salonu yanındaki park önüne park etmiş eski bir kamyon göreceksiniz.  Hemen yanında masa ve sandalyeler ile.  Kazbegi fabrikası Tiflis’te olan, meşhur ve yerel bir bira markasıdır. 

·         Köprü üzerinden Mtkvari nehirini geçmek:  Bir çok köprü mevcut.  Geçerken başta Başkanlık Sarayı olmak üzere bir çok hatıra fotorafı çekebilirsiniz.  Nehir kenarındaki hediyelik eşya satıcılarından hatıra ve hediye alabilirsiniz.

·         Gürcü Şarabı Almak:  Şarap mağazalarından (veya daha basitçe süpermarketlerden) Gürcü şarabı almanızı öneririm.  Gürcistan şarapları meşhurdur.  Saperavi, Pirosmani, Khvanckara gibi bir çok farklı şarap türleri vardır.  Eğer şehirden alamadıysanız üzülmeyin.  Tiflis havalimanında, pasaport kontrolünden sonra duty free’de çok büyük bir mağaza göreceksiniz.  Almak isteyeceğiniz bir çok Gürcü şarabı burada mevcuttur.  Ama şehirde herhangi bir süpermarketten de alabilirsiniz.



·         Mtatsminda Park’a çıkmak:  Şehre hakim bu tepeden şehir manzarasına bakabilir, tv kulesinin resmini çekebilirsiniz.  Yanınızda çocuk var ise, lunaparkta eğlenebilirler.  Park son derece büyüktür.  Ancak içinde (belki de ben göremedim) yemek için büyük bir lokanta yok.  Genelde büfeler var.

·         Sharden:  Sharden bir nevi İstanbul’un İstiklal Caddesi gibi.  Buradaki lokantalarda yemek yiyebilir, kafe ve barlarda rahatlayabilirsiniz.  Nargile’nin son derece popüler olduğunu gözledim.  Farklı ülke mutfaklarına ait lokantalar da mevcut.


·         Narikala Tepesine Çıkmak:  Narikala tepesinden şehre bakmak, kale ve içindeki kiliseyi gezmek tavsiye eldilir.  Hemen sonrasında Sharden’e inebilirsiniz.  Bu tepede de etkileyici bir manzara mevcut.

·         Tiflis Kumarhanelerine Uğramak:  Kumar ile aranız var ise, şehrin meşhur kumarhanelerini ziyaret etmek, ben hiç gitmedim, bilmiyorum.