10 Mart 2012 Cumartesi

İran'da İş Yapmak

Son yıllarda siyasi ve ticari olarak yakınlaştığımız İran tamamen kendine özgü bir yapıya sahiptir.  Öncelikle bu ülke ile iş yapmayı düşünen herhangi bir işadamı veya şirketin, politik bir analiz yapması gerekir.  İran ile akla gelen ilk risk faktörü politik istikrar ve güvenlik riskidir.  Örneğin İsrail ile İran arasında bir savaş olacak mı?  ABD bu ülkeye asker yollayacak mı?  Avrupa, ABD’ye göre nispeten diplomatik yollu yaptırımlarından farklı bir politikaya kayacak mı?  Mevcut molla yönetimi uzun vade de ülkeyi yönetmeye devam edecek mi?  Bu yönetim (ekonomiye istedikleri gibi müdahale edebilen, yabancı yatırımcıya güvence vermeyen, piyasa ekonomisinden çok devlet kontrolüne dayalı) iktidarda iken, reformlar yaparak daha demokratik bir düzene ve piyasa ekonomisine yönelecek mi?  Bunlar gelecekteki İran’da iş yapma şartlarını belirleyecek makro faktörlerden.

Gelelim güncel ticari şartlara:  Öncelikle İran’da iş yapmak için, yerel ve kuvvetli bir ortak ön şart.  Muhtemelen Türkçe anlaşabilen, İran’da yaşayan Azeri kökenli tüccar veya sanayicilerinden bir iş ortağı tercih edilebilir.  Farsça bilmeden bu ülkede iş yapmak mümkün değil.  Ayrıca ödeme vb konularda da diğer ülkelere göre nispeten fazla risk ve uzun vadeler var.  Yerel bir ortak, oturtulacak disiplinli ve sağlam iş prensipleri ile, İran’daki iş gelişimine pozitif katkıda bulunacaktır.

70 miyonluk İran’da 30 milyona yakın Azeri kökenli olduğu tahmin ediliyor.  Farsilerin ve İran Azerilerin ortak yönü din:  Şiiler.  İran’ın farklı bölgelerden gelen Azerilerin, farklı lehçeleri, farklı kültürleri var.  Urumiye, Türk sınırına nispeten yakın, Azerilerin yaşadığı bir kent.  Urumiyeli bir Azeri ile Türkçe anlaşmak oldukça rahat. 

Tahran'da çok yoğun bir trafik olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim.  Ne de olsa 20 milyon nüfuslu bir metropol.  Plansız bir yerleşim var.  Otoban ve çevreyolları yok denecek kadar az.  Trafiği daha da tehlikeli hale getiren bir motorsiklet kullanımı var.  Bir kıyaslama yapmak gerekirse, Tahran trafiğinin ne Moskova ne de Kahire trafiğinden alta kalır yanı yok.  İstanbul, bu üç şehire göre cennet kalır.  Ayn cadde üzerinde milim milim ilerleyerek saatler geçirmek mümkün.  Bazı (özellikle şehir merkezi) bölgelere insanların arabalarını bırakarak taksi veya metro ile gittiklerini biliyorum.

2010 yılında Tahran’da bir şehir efsanesi dolaşıyordu:  Devlet Tahran’da büyük bir deprem tetikleyecek, şehrin yarısı yerle bir olup, nüfusun bir kısmı ölecek, büyük kısmı göç edecek, buna karşın uluslar arası politika da ABD ve İsrail İran karşıtı politikalarına ara vermek zorunda kalacak, olası bir saldırının önüne geçilmiş olacak.  Bu söylentilere yol açan açıklamayı biz de Türkiye’de takip etmiştik.  Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Tahran’a olabilecek büyük bir depremin çok can ve mal kaybına yol açacağını söylemiş ve Tahranlıları uyarmıştı. 

Tahran’da iş yemekleri genelde evlerde yenir.  İşadamlarının genelde büyük ve gösterişli evleri vardır.  Söylendiğine göre çoğu içinde aradığınız her türlü alkollü içeceği ihtiva eden Amerikan barlar varmış.  Ev sahibi yemekten önce, yemekte ve yemekten sonra alkol teklif edermiş.  Lokantalar günün belli saatleri dışında kapalı.  Dolayısı ile, iş yemekleri dışarıdaki lokantalardan çok, evlerde yeniyor. 

Son olarak İran ile ilgili yanlış bazı bilgiler: 
  • İran Orta Doğu'nun parçasıdır (hayır, Orta Asya'ya daha yakındır:  Örneğin diğer Orta Asya ülkeleri gibi, Nevruz bayramdır, uzun resmi tatille kutlanır). 
  • Arapça konuşulur ve anlaşılır (kesinlikle yanlış.  Türkçe daha yaygın anlaşılır.  Farsça anadildir).
  • Katı dini kurallar geçerlidir ve insanlar bağnazdır (İranlılar genelde moderndir ve açık görüşlüdür.  Devlete hakim olan ve dünya kamuoyunda oluşan imaj, halkın çoğunluğunu yansıtmaz).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder