9 Haziran 2012 Cumartesi

Azerbaycan: Turistik Notlar

Bir turist olarak bir Türk’ün mutlaka gitmesi gereken ülkelerin başında bence Azerbaycan geliyor.  Dillerimizin bu kadar benzediği dünyada başka bir ülke yok.  Yabancı dil konuşmadan rahatça gezilip görülebilir.  KKTC dışında Türkçe'den farklı bir dil kullanmadan seyahat edebileceğimiz bir de Azerbaycan var.  İnsanlar son derece nazik, yardımseverler.  Türkler saygı ve sevgi ile karşılanıyorlar.  Ben her seyahatimde, sanki Türkiye’nin eski dönemlerine dair izler gördüm.  Örneğin genel müdür, depocusunu arayıp bir ürün numunesi isterken, söze “zahmet olmazsa” ile başlıyabiliyor.  Azerice’deki bazı kelimeler ise Türkçe olmakla beraber oldukça farklı anlamlarda kullanılıyor:  Tikinti – inşaat gibi.

Yemekleri damak tadımıza hitap ediyor.  Beni en çok etkileyen her yemek sofrasında mutlaka bulundurulan taze domates, salatalık, çok çeşitli yeşilliklerdi.  Eski zamanın tadı çok güzel olan, doğal-organik sebze ve meyveler ile insanın iştahı sürekli açık kalıyor. 

Azeriler şiire, şarkıya başka bir deyişle saza söze önem veriyorlar.  Şair ve ozanlarını el üstünde tutuyorlar.  Akşam yemekleri genelde canlı müzik eşliğinde yeniyor.  Ziyaret ettiğiniz Azeri sizi mutlaka en iyi şekilde ağırlamak istiyor.  Çay ve kahve ikramı dışında, varsa pasta, biskivü ve hatta meyve getiriliyor.  Öğle veya akşam yemeğine davet ediliyorsunuz.

Haziran 2010’da bir Bakü seyahatimden notlar:  Öncelikle çok sıcaktı.  30 ila 35 derece arasında.  Gölgede bile terliyordum.  Bir akşam müşterimiz bizi yemeğe davet etti.  Şeka lokantasına.  Hem yemek yedik, hem de canlı müzik dinledik.  Orkestra ve solistleri olan genç bayan şarkıcı güzel bir performans sergiliyordu ki, belki de Azerbaycan’ın divası Muteber Hn lokantaya geldi.  Masasındaki milletvekillerinin de ısrarı ile, birkaç şarkı seslendirdi.  Şeka bizdeki Trabzon gibi.  Bu şehirde kültür farklı.  Yemekleri güzel.  Bir gün gitmek isterim doğrusu. 

SSCB zamanında dini inanç ve ibadetler bastırılmış.  Ama bağımsızlık sonrası insanlar inançlarına daha fazla sarılmışlar, ibadetleri daha rahatça yapıyorlar.  Ben bir Ramazan’da Bakü’de idim.  Orucu hurma ve çay bardağında sıcak su ile açıyorlar.  İran’daki “Doğu Azerbaycan” bölgesinden olan İran’lı Azeri’lerden farklı olarak, Azerbaycan’daki Azeriler Sunni Müslümanlar.  İrandaki Farsiler ile İran’lı Azerileri bir arada tutan özelliklerden birisi Şii olmaları.

Bakü’de gezdiğim ve beğendiğim yerler arasında Gız Galası (Kız Kalesi) var.  Hemen yanında güzel lokanta da geleneksel Azeri yemekleri, Azeri müzisyenlerinin canlı performansları eşliğinde yenebilir.  Öncesinde veya sonrasında, çarşı da alışveriş ve yürüyüş yapılabilir. 

Bakü hızla yenileniyor.  İlk gittiğim yıllar ile, şimdi arasında 5-6 sene geçmesine rağmen müthiş bir fark var.  Havalimanı ile şehir arasında otoyollar yapıldı.  Bu yol üzerindeki tüm binalar yenilendi.  Şehirde sürekli bir inşaat var:  Otoyollar, oteller, parklar, bajçeler ve tabi büyük ve lüks apartmanlar.  Bakü’ye bu sebeple “Orta Asya’nın Dubai’si” denmeye başladı. 

Asıl yenilenme ise 2012 yazında düzenlenen Erovizyon şarkı yarışmasında oldu.  Televizyon'dan izlediğim yarışmada, şehrin bu kadar kısa sürede ne kadar değiştiğine inanamadım.  Umarım kısa süre içinde tekrar gidip, yenilikleri görme fırsatım olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder